İpek kolajen uygulaması genellikle yüz, boyun ve dekolte bölgelerinde kullanılır. Prosedür genellikle bir klinik veya güzellik merkezinde uzman bir estetisyen veya doktor tarafından gerçekleştirilir. İpek kolajen, genellikle özel bir maske veya serum formunda sunulur ve cilt üzerine uygulandıktan sonra hafif bir masaj ile emilimi desteklenir.

Uygulamanın potansiyel faydaları arasında cilt nemlendirilmesi, cilt dokusunun iyileştirilmesi, ince çizgilerin ve kırışıklıkların azaltılması ve cilt tonunun düzeltilmesi sayılabilir. Bununla birlikte, etkinliği kişiden kişiye değişebilir ve kalıcı sonuçlar elde etmek için düzenli uygulamalar gerekebilir.

İpek Kolajen Uygulaması Nasıl Uygulanır?

İpek kolajen uygulaması genellikle şu adımları içeren bir prosedürdür:

Temizlik: Uygulama öncesinde yüzünüzü nazik bir temizleyici ile temizleyin. Bu adım, cildinizi kir, yağ ve makyaj kalıntılarından arındırarak ipek kolajenin emilimini artırır.

Peeling: Cildinizi ölü hücrelerden arındırmak için hafif bir peeling ürünü kullanın. Bu adım, cilt üzerindeki pürüzlülükleri gidererek ipek kolajenin etkinliğini artırabilir.

Buhar Banyosu (isteğe bağlı): Buhar banyosu, gözeneklerinizi açarak ipek kolajenin cilde daha iyi nüfuz etmesine yardımcı olabilir. Sıcak su dolu bir kaseye veya buhar makinelerine başınızı yaklaştırarak buharı yüzünüze doğru yönlendirin. Ancak bu adımı uygularken dikkatli olun ve cildinizi yakmayın.

İpek Kolajen Uygulaması: İpek kolajen ürününü, talimatlarında belirtilen şekilde hazırlayın veya kullanın. Genellikle maske veya serum formunda sunulur. Uygulama yöntemi ürüne ve markaya bağlı olarak değişebilir. İpek kolajen ürününü cildinize nazikçe masaj yaparak veya bir fırça veya aplikatör kullanarak uygulayın. Uygulama süresi ve sıklığı, ürünün talimatlarına göre belirlenir.

Bekleme: İpek kolajen ürününü cildinizde belirtilen süre boyunca bekletin. Bu süre boyunca ürünün cilde nüfuz etmesine ve etkisini göstermesine izin verin.

Durulama veya Emme: İpek kolajen ürününü durulamak veya cildinizde emmek ürüne bağlı olabilir. Ürünün talimatlarına göre hareket edin. Bazı ürünlerin cilde daha iyi nüfuz etmesi için durulanmaması önerilebilir.

Nemlendirici: İpek kolajen uygulamasından sonra cildinizi nemlendirici bir krem veya losyon ile besleyin. Bu adım, cildinizi nemlendirerek ve koruyarak uygulamanın etkilerini uzun süreli kılabilir.

İpek Kolajen Uygulaması Kimler İçin Uygundur?

İpek kolajen uygulaması genellikle cilt gençleştirme ve yenileme amacıyla tercih edilen bir kozmetik uygulamadır. Bununla birlikte, uygulamanın herkes için uygun olup olmadığı konusunda bazı faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.

İpek kolajen uygulaması genellikle aşağıdaki durumlarda uygun olabilir:

Cilt yaşlanması belirtileri: İpek kolajen uygulaması, ciltteki ince çizgiler, kırışıklıklar, sarkma ve elastikiyet kaybı gibi yaşlanma belirtilerini hafifletmek amacıyla tercih edilebilir.

Cilt dokusunun iyileştirilmesi: Ciltteki pürüzlülük, leke ve yara izlerinin görünümünün iyileştirilmesi için ipek kolajen uygulaması düşünülebilir.

Cilt tonunun düzeltilmesi: İpek kolajen uygulaması, cilt tonunu eşitleme ve cilt rengini iyileştirme amacıyla kullanılabilir.

Cilt nemlendirme: Cildin nem dengesini sağlamak ve cildi nemlendirmek için ipek kolajen uygulaması düşünülebilir.

Ancak, bazı durumlarda ipek kolajen uygulamasından kaçınılması önerilebilir. Bu durumlar şunları içerebilir:

Alerji veya hassasiyet: İpek kolajen ürünlerine karşı bir alerjiniz veya hassasiyetiniz varsa, uygulamadan kaçınmalısınız. Ürünleri içeriklerine dikkatlice bakarak alerjik reaksiyon riskini azaltabilirsiniz.

Aktif cilt enfeksiyonları veya yaralar: Eğer cildinizde aktif bir enfeksiyon, açık yaralar, sivilceler veya egzama gibi cilt sorunları varsa, ipek kolajen uygulamasından kaçınmak daha iyidir. Bu tür durumlar öncelikle tedavi edilmelidir.

Hamilelik veya emzirme: Hamilelik veya emzirme dönemindeyseniz, ipek kolajen uygulaması hakkında doktorunuzla görüşmeniz önemlidir. Bazı ürünlerin içerdiği bileşenler bu dönemlerde kullanım için uygun olmayabilir.

İpek Kolajen Uygulaması Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

İpek kolajen uygulaması sonrasında cildinizin sağlığını ve etkilerin uzun süreli kalmasını desteklemek için aşağıdaki dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat etmeniz önerilir:

Güneş Koruması: İpek kolajen uygulaması sonrasında cildiniz hassas olabilir. Güneşin zararlı UV ışınlarına maruz kalma, ciltte lekelenme ve hasara yol açabilir. Bu nedenle, uygulamadan sonra güneş koruyucu ürünler kullanarak cildinizi güneşten korumanız önemlidir.

Nemlendirme: İpek kolajen uygulaması sonrasında cildinizi nemlendirmek, nem dengesini korumak ve cildinizin nemli kalmasını sağlamak önemlidir. Nemlendirici ürünler kullanarak cildinizi düzenli olarak nemlendirin.

Hassaslık ve Alerjik Reaksiyonlar: İpek kolajen uygulaması sonrasında cildinizde herhangi bir hassaslık, kızarıklık, kaşıntı veya alerjik reaksiyonlar oluşursa, hemen uygulamayı durdurun ve bir uzmana başvurun. Bu gibi durumlarda, uygulamayı tekrarlamamak daha iyidir.

Düzenli Uygulama: İpek kolajen uygulamasının etkilerini uzun süreli kılmak için düzenli uygulama önemlidir. Ürünün talimatlarına uygun olarak belirtilen sıklıkta ve sürede uygulamayı tekrarlayın.

Sağlıklı Yaşam Tarzı: İpek kolajen uygulaması, cildinizi desteklemek için tek başına yeterli değildir. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, beslenme, uyku düzeni, düzenli egzersiz ve stres yönetimi gibi faktörleri göz önünde bulundurmak da önemlidir.

Uzman Danışması: İpek kolajen uygulaması sonrasında herhangi bir sorunuz veya endişeniz varsa, bir uzmana danışmanız önemlidir. Uzmanınız size daha fazla yönlendirme ve öneri sağlayabilir.

İpek kolajen uygulaması sonrasında cildinizi doğru şekilde bakım yaparak ve yukarıdaki dikkat edilmesi gereken noktalara özen göstererek, istenilen sonuçları elde etme şansınız artar.

Fibrocell Kök Hücre Tedavisi, özellikle kozmetik amaçlarla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Cilt yaşlanması, kırışıklıklar, skarlar, güneş hasarı ve diğer cilt problemlerinin tedavisinde kullanılabilir. Fibroblastların alınması genellikle cilt biyopsisi yoluyla yapılır ve ardından laboratuvar ortamında çoğaltılır. Çoğaltılan fibroblastlar, cilt altına enjekte edilerek cildin gençleşmesine ve yenilenmesine yardımcı olurlar.

Fibrocell Kök Hücre Tedavisi Nasıl Uygulanır?

Fibrocell Kök Hücre Tedavisi, aşağıdaki adımları içeren bir süreçle uygulanabilir:

Fibroblastların alınması: Tedaviye başlamadan önce, hastadan genellikle cilt biyopsisi yoluyla fibroblast örnekleri alınır. Bu işlem, genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir ve ciltte küçük bir alanın örneği alınır.

Fibroblastların çoğaltılması: Alınan fibroblast örnekleri, laboratuvar ortamında çoğaltılmak üzere özel bir kültür ortamına yerleştirilir. Bu süreçte fibroblastlar, sayılarını artırmak ve daha fazla hücre üretmek için uygun ortamda büyütülür.

Tedavi alanının hazırlanması: Tedavi yapılacak bölge önceden hazırlanır. Cilt temizlenir ve steril bir şekilde hazırlanır.

Enjeksiyon: Çoğaltılan fibroblastlar, ihtiyaç duyulan bölgelere enjekte edilir. Bu, genellikle lokal anestezi altında yapılır ve ince bir iğne veya kanül kullanılarak gerçekleştirilir. Enjeksiyonlar, cilt altına veya daha derin dokulara yapılabilir, bu da cildin gençleşmesini ve yenilenmesini sağlar.

İyileşme süreci: Tedavi bittikten sonra, hastanın iyileşme sürecine girmesi gerekebilir. İyileşme süreci kişiden kişiye değişebilir ve tedavi sonrası dikkat edilmesi gereken belirli talimatlar verilebilir. Doktorunuz tarafından belirtilen bakım talimatlarına uymak önemlidir.

Fibrocell Kök Hücre Tedavisi Kimler İçin Uygundur?

Fibrocell Kök Hücre Tedavisi, genellikle cilt yaşlanması, kırışıklıklar, skarlar, güneş hasarı ve cilt problemleri gibi kozmetik amaçlarla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Uygun adaylar şunları içerebilir:

Cilt yaşlanması: Ciltteki yaşlanma belirtilerini azaltmak için fibroblast enjeksiyonlarından fayda sağlayabilirler. Kırışıklıkların görünümünü azaltmak, cilt sıkılığını artırmak ve ciltte gençleşmeyi teşvik etmek amaçlanır.

Skarlar: Özellikle akne skarları gibi cilt üzerindeki skarların tedavisinde fibrocell kök hücre tedavisi uygulanabilir. Skarların görünümünü azaltmak, cilt dokusunu iyileştirmek ve pürüzsüz bir cilt elde etmek hedeflenir.

Güneş hasarı: Güneşin neden olduğu cilt hasarı, lekeler ve koyuluklar gibi sorunların tedavisinde fibrocell kök hücre tedavisi kullanılabilir. Cilt tonunu düzeltmek ve cildin daha genç ve sağlıklı bir görünüm kazanmasını sağlamak amaçlanır.

Diğer cilt problemleri: Fibrocell kök hücre tedavisi, yara izleri, pigmentasyon bozuklukları ve ciltteki diğer estetik sorunların tedavisinde de kullanılabilir.

Ancak, fibrocell kök hücre tedavisi için uygun adayların belirlenmesi ve tedavinin uygulanması sürecinde doktorunuzun değerlendirmesi ve tavsiyeleri önemlidir. Her hasta farklıdır ve tedaviye yanıt verme potansiyelleri değişebilir.

Fibrocell Kök Hücre Tedavisi Sonrası Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Fibrocell Kök Hücre Tedavisi sonrasında, aşağıdaki noktalara dikkat etmek önemlidir:

Doktorun talimatlarını takip edin: Tedavi sonrası dönemde doktorunuz tarafından verilen talimatları dikkatlice takip etmek önemlidir. Bu talimatlar, cilt bakımı, iyileşme süreci, aktivite sınırlamaları ve olası komplikasyonların belirtileri hakkında bilgi içerebilir.

Cilt bakımına özen gösterin: Tedavi sonrası cilt bakımı, iyileşme sürecini desteklemek için önemlidir. Doktorunuz tarafından önerilen temizleyici, nemlendirici ve güneş koruyucu ürünleri kullanın. Cildinizi doğrudan güneş ışığından koruyun ve önerilen bakım rutinlerini düzenli olarak uygulayın.

Aktivitelerde dikkatli olun: Tedavi sonrası dönemde aşırı fiziksel aktivitelerden kaçınmanız gerekebilir. Doktorunuz, ne kadar süreyle hangi aktivitelere devam edebileceğinizi belirleyecektir. Aşırı fiziksel aktivite, tedavinin etkinliğini etkileyebilir veya iyileşme sürecini olumsuz yönde etkileyebilir.

Yan etkileri izleyin: Tedavi sonrasında ortaya çıkabilecek olası yan etkileri izlemek önemlidir. Bunlar arasında kızarıklık, şişlik, hassasiyet, kaşıntı veya hafif ağrı bulunabilir. Bu belirtiler normal olabilir, ancak şiddetlenirse veya endişe verici hale gelirse doktorunuza başvurmalısınız.

Doktorunuza düzenli kontroller yapın: Tedavi sonrasında, doktorunuz tarafından belirlenen periyodik kontrolleri düzenli olarak yapmanız önemlidir. Bu kontroller, tedavinin etkinliğini değerlendirmek ve herhangi bir sorunun erken tespit edilmesini sağlamak için önemlidir.

PRP, “Platelet-Rich Plasma” teriminin kısaltmasıdır. Türkçede “trombosit yönünden zenginleştirilmiş plazma” olarak çevrilebilir. PRP tedavisi, bir kişinin kendi kanını kullanarak hasarlı dokuyu onarmak ve yenilemek için kullanılan bir yöntemdir.

Bir kişinin kanı alınır ve bir santrifüj kullanılarak plazma ve trombositler diğer kan bileşenlerinden ayrılır. Bu trombosit zenginleştirilmiş plazma, doğal bir iyileştirici ve büyüme faktörleri deposu olduğu için, yaralanmış veya hasar görmüş bölgeye enjekte edildiğinde bu bölgenin iyileşmesini hızlandırabilir.

PRP İle Cilt Gençleştirme Tedavisi Nasıl Uygulanır?

PRP ile cilt gençleştirme tedavisi, cildin canlandırılması ve gençleştirilmesi amacıyla uygulanır. İşte temel adımları:

Kan Alınması: İlk olarak, hastanın kendi kanı bir tıbbi profesyonel tarafından bir tüpe alınır. Bu genellikle bir kol damarından yapılan basit bir kan alım işlemidir.

Santrifüj İşlemi: Kan alındıktan sonra, tüp bir santrifüj makinesine yerleştirilir. Santrifüj, kanı döndürerek farklı bileşenlerine ayırır – yani trombositleri (kan hücreleri), plazmayı ve diğer kan hücrelerini birbirinden ayrıştırır. İstediğimiz bileşen trombosit zenginleştirilmiş plazma (PRP) olduğu için, diğer bileşenlerden ayrılarak elde edilir.

PRP Hazırlanması: Elde edilen PRP, genellikle bir şırınga ile çekilir ve tedavi edilecek cilt bölgesine enjekte edilmek üzere hazırlanır.

Cilt Tedavisi: PRP’nin uygulanacağı cilt bölgesi genellikle önceden temizlenir ve bir anestezik krem uygulanabilir. Daha sonra PRP, derinin belirli bölgelerine minik enjeksiyonlar halinde uygulanır. Bazı durumlarda, PRP’nin daha derin cilt tabakalarına ulaşmasını sağlamak için mikro iğneleme tekniği de kullanılabilir.

Sonrası Bakım: PRP enjeksiyonları sonrasında ciltte hafif kızarıklık veya şişlik olabilir, ancak genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. İyileşme sürecini hızlandırmak ve en iyi sonuçları elde etmek için, cildin güneşten korunması ve iyi nemlendirilmesi önerilir.

Bu işlemler, genellikle birkaç hafta arayla bir dizi tedavi seansı olarak planlanır. Tedavi seanslarının sayısı ve sıklığı, kişinin cilt durumu, yaş ve genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

PRP ile Cilt Gençleştirme Ne Sıklıkla Yapılmalıdır?

PRP ile cilt gençleştirme tedavisi, genellikle bir dizi seans şeklinde uygulanır. İlk başta, en iyi sonuçları elde etmek için genellikle 4 ila 6 hafta arayla 3 ila 4 seans uygulanması önerilir. Bu başlangıç tedavisi genellikle cilt kalitesinde belirgin bir iyileşme sağlar.

Bu başlangıç tedavisi dönemi tamamlandıktan sonra, sonuçları sürdürmek ve cildin canlılığını korumak için genellikle yılda bir veya iki kez ‘bakım’ tedavisi önerilir. Ancak, her kişinin cilt durumu ve ihtiyaçları farklı olduğu için, tam tedavi protokolü ve sıklığı kişiye özgü olmalıdır.

PRP’nin Etkisi Ne Zaman Görünür?

PRP tedavisi, vücudun doğal iyileşme sürecini ve hücrelerin yenilenmesini teşvik eder. Bu nedenle, tedavinin sonuçları genellikle hemen görülmez. Hastalar genellikle tedaviden sonra birkaç hafta içinde bir fark görmeye başlarlar. İyileşme ve değişiklikler genellikle tedavi seansları arasında ve sonrasında devam eder.

PRP ile cilt gençleştirme tedavisinin etkileri kişiden kişiye değişir ve tedaviye verilen yanıtı etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar arasında genel sağlık durumu, yaş, yaşam tarzı faktörleri (örneğin, diyet ve sigara içme durumu) ve cilt bakımı rutini gibi faktörler bulunur.

Optimal sonuçları elde etmek için genellikle bir dizi tedavi seansı gereklidir. Her seansın ardından cilt genellikle daha canlı ve genç görünür hale gelir.

PRP ile Cilt Gençleştirme Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

PRP ile cilt gençleştirme tedavisi sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar aşağıda belirtilmiştir:

Güneş Koruyucu Kullanımı: PRP uygulaması sonrasında cildiniz daha hassas olabilir, bu yüzden güneş koruyucusu kullanmak ve doğrudan güneş ışığından kaçınmak önemlidir.

Nemlendirici Kullanımı: Cildin nemlendirilmesi, iyileşme sürecine yardımcı olabilir ve cildin daha sağlıklı ve genç görünmesini sağlar. Bir sağlık profesyoneli tarafından önerilen bir nemlendirici kullanılabilir.

Cilt Bakım Rutini: Tedavi sonrası cildinizi temiz tutmak önemlidir. Ayrıca, cildinizi tahriş edebilecek sert cilt bakım ürünlerinden veya işlemlerinden kaçınmanız önerilebilir.

Alkol ve Sigara: Alkol ve sigara, cilt sağlığını olumsuz etkileyebilir ve iyileşme sürecini yavaşlatabilir. Bu nedenle, PRP tedavisi sonrasında alkol ve sigaradan kaçınılması önerilebilir.

Fiziksel Aktivite: PRP uygulaması sonrası birkaç gün boyunca ağır egzersizlerden kaçınılması önerilebilir. Ciltteki küçük enjeksiyon bölgelerinin iyileşmesine izin vermek için bu önemli olabilir.

Takip Randevuları: Tedavi süreci boyunca ve sonrasında planlanan takip randevularına gitmek önemlidir. Bu randevular, tedavi sonuçlarını değerlendirmek ve gerekli olduğunda tedavi planınızı ayarlamak için kullanılır.

Eğer ben kanser belirtisi göstermiyorsa ve estetik bir rahatsızlık yaratıyorsa, çeşitli yöntemlerle alınabilir. Bunlar arasında cerrahi excision (kesilerek çıkarılma), lazer tedavileri, kriyoterapi (donma yöntemi) ve elektrokoter (elektrikle yakma) bulunur. Plazma pen tedavisi de benlerin tedavisinde kullanılabilir. Hangi yöntemin kullanılacağına, benin konumu, boyutu, derinliği ve tipi gibi faktörlere bağlı olarak bir uzman hekim karar vermelidir.

Plasma Pen ile Ben Aldırma İşlemi Nasıl Yapılır?

Plasma pen ile ben aldırma işlemi, genellikle aşağıdaki adımlarla gerçekleştirilir:

Konsültasyon: Herhangi bir ben aldırma işlemine başlamadan önce, bir dermatoloji uzmanı ile konsültasyon gerçekleştirilir. Bu aşamada, uzman, benin kanser belirtisi olup olmadığını kontrol eder ve benin yapısal özellikleri, rengi, boyutu ve şekli gibi özelliklerini değerlendirir.

Hazırlık: Benin alınacağı alan temizlenir ve lokal anestezi uygulanır. Bu, tedavi sırasında rahatsızlık hissini azaltmaya yardımcı olur.

Tedavi: Plazma pen, benin üzerinde hafifçe hareket ettirilir. Cihaz cilde direkt temas etmez; bunun yerine, plazma enerjisi cilde iletir ve hedeflenen doku üzerinde etki yaratır. Bu süreç, cildin üst tabakasını hafifçe ‘hasarlar’ ve bu, cildin doğal onarım ve yenilenme sürecini tetikler.

Sonrası Bakım: Tedavi sonrasında, profesyonel cildinize özel bir krem veya losyon uygulayabilir. Bu, tedavi sonrası cildi nemlendirmeye ve iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olabilir. İyileşme süreci sırasında direk güneş ışığından kaçınmak önemlidir.

Ben alındıktan sonra, cilt yüzeyinde kabuklanma olabilir. Bu kabukların kendiliğinden düşmesine izin verilmeli; kabukları koparmak cildi tahriş edebilir ve izlere neden olabilir.

Tedavi genellikle hızlıdır ve genellikle bir saat veya daha kısa sürebilir. Ancak, tedavi süresi benin boyutuna ve konumuna bağlıdır.

Plasma Pen ile Ben Aldırma İşlemi Sonrası Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Plasma pen ile ben aldırma işlemi sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar aşağıda listelenmiştir:

Güneşten Korunma: Tedavi sonrası cilt daha hassas hale gelir ve doğrudan güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınmak önemlidir. Yüksek koruma faktörlü bir güneş kremi kullanmak ve geniş kenarlı bir şapka veya güneş gözlüğü gibi koruyucu giysiler giymek de faydalı olabilir.

Cildi Temiz Tutma: Tedavi sonrası cildi temiz tutmak önemlidir. Ancak, tedavi edilen alanı ovuşturmak veya fırçalamak gibi aşırı temizleme eylemlerinden kaçınmalısınız. Bu, cildi tahriş edebilir ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir.

Kabukları Koparmamak: Tedavi sonrası kabuklanma oluşabilir ve bu kabukların kendiliğinden düşmesine izin vermek önemlidir. Kabukları koparmak cildi tahriş edebilir ve izlere neden olabilir.

Nemlendirme: Cildinizi nemli tutmak ve özel bir krem veya losyon kullanmak, cildin doğal iyileşme sürecini destekleyebilir.

Ağır Egzersizden Kaçınma: İyileşme sürecinde, terleme ve aşırı ısınmayı önlemek için ağır egzersizden kaçınmak genellikle önerilir.

Alkol veya Asidik İçerikli Ürünlerden Kaçınma: Alkol veya asidik içerikli cilt bakım ürünlerini kullanmaktan kaçınmalısınız çünkü bunlar cildi tahriş edebilir ve iyileşme sürecini yavaşlatabilir.

Plazma pen tedavisinin amacı, cildin doğal kolajen ve elastin üretimini teşvik etmektir. Bu enerji, cildin en üst tabakasını hafifçe hasarlar ve bu da cildin kendini onarmaya ve yenilemeye başlamasını tetikler. Sonuç olarak, cilt daha genç ve sağlıklı bir görünüm kazanır.

Plasma Pen Tedavisi Nasıl Uygulanır?

Plasma pen tedavisi, profesyonel sağlık uzmanı tarafından genellikle aşağıdaki adımlarla uygulanır:

Konsültasyon: İlk olarak, profesyonel ile bir konsültasyon gerçekleştirilir. Bu aşamada, istenen sonuçlar, olası riskler ve beklentiler hakkında detaylı bir görüşme yapılır.

Hazırlık: Tedavi alanı temizlenir ve topikal (yüzeyel) bir anestezik krem uygulanır. Bu, tedavi sırasında rahatsızlık hissini azaltmaya yardımcı olur.

Tedavi: Anestezi etkisini gösterdikten sonra, profesyonel, cildin hedeflenen bölgesine plazma peni kullanarak enerji uygular. Plazma pen, cildin yüzeyine doğrudan temas etmez, fakat enerjiyi cildin üst tabakasına iletir. Bu enerji, cildin üst tabakasını hafifçe ‘hasarlar’ ve bu, cildin doğal onarım ve yenilenme sürecini tetikler.

Sonrası Bakım: Tedavi tamamlandıktan sonra, profesyonel cildinize özel bir krem veya losyon uygulayabilir. Bu, tedavi sonrası cildi nemlendirmeye ve iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olabilir.

Tedavi süreci genellikle hızlıdır ve genellikle bir saat veya daha kısa sürebilir. Ancak, tedavi süresi uygulamanın boyutuna ve tedavi edilen alanın büyüklüğüne bağlıdır.

Tedavi sonrası ciltte kabuklanma ve hafif kızarıklık olabilir ve bu genellikle birkaç gün içinde geçer. İyileşme süreci boyunca direk güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınmak ve yüksek faktörlü bir güneş kremi kullanmak genellikle önerilir.

Plasma Pen Tedavisi Kimler İçin Uygundur?

Plasma pen tedavisi, genellikle aşağıdaki durumları veya sorunları olan kişiler için uygun bir seçenek olabilir:

Göz kapağı sarkmaları: Plazma pen, göz kapaklarında sarkmayı hafifletmek için kullanılabilir. Bu, genellikle yaşlanma veya genetik faktörler nedeniyle oluşabilir.

İnce çizgiler ve kırışıklıklar: Yaş ilerledikçe, cildimiz doğal olarak elastikiyetini kaybeder ve kırışıklıklar oluşur. Plazma pen, bu kırışıklıkları azaltmaya ve cildin daha genç görünmesine yardımcı olabilir.

Cilt lekeleri ve sivilce izleri: Plazma pen, lekeleri, sivilce izlerini ve diğer pigmentasyon sorunlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.

Cilt tonu ve dokusu: Plazma pen, cildin genel tonunu ve dokusunu iyileştirebilir, daha eşit bir cilt tonu ve daha pürüzsüz bir doku sağlayabilir.

Ancak, plazma pen tedavisi herkes için uygun olmayabilir. Hamile veya emziren kadınlar, ciddi deri hastalıkları olanlar veya aktif bir enfeksiyonu olanlar için genellikle önerilmez. Ayrıca, keloid veya aşırı yara iyileşmesi öyküsü olan kişiler, tedavinin sonuçlarını olumsuz yönde etkileyebilecek durumlar nedeniyle dikkatli olmalıdır.

Bu yüzden, herhangi bir estetik tedaviyi düşünüyorsanız, bir sağlık profesyoneli veya estetik uzmanı ile görüşmek önemlidir. Her bireyin durumu farklıdır ve tedavinin olası sonuçları hakkında tam bilgi edinmek için sağlık durumunuzu ve beklentilerinizi bir profesyonel ile paylaşmanız gereklidir.

Plasma Pen Tedavisi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Plazma pen tedavisi sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar aşağıda listelenmiştir:

Güneşten Korunma: Tedavi sonrası cilt daha hassas hale gelir ve doğrudan güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınmak önemlidir. Yüksek koruma faktörlü bir güneş kremi kullanmak ve geniş kenarlı bir şapka veya güneş gözlüğü gibi koruyucu giysiler giymek de faydalı olabilir.

Cildi Temiz Tutma: Tedavi sonrası cildi temiz tutmak önemlidir. Ancak, tedavi edilen alanı ovuşturmak veya fırçalamak gibi aşırı temizleme eylemlerinden kaçınmalısınız. Bu, cildi tahriş edebilir ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir.

Kabukları Koparmamak: Tedavi sonrası kabuklanma oluşabilir ve bu kabukların kendiliğinden düşmesine izin vermek önemlidir. Kabukları koparmak cildi tahriş edebilir ve izlere neden olabilir.

Nemlendirme: Cildinizi nemli tutmak ve özel bir krem veya losyon kullanmak, cildin doğal iyileşme sürecini destekleyebilir.

Ağır Egzersizden Kaçınma: İyileşme sürecinde, terleme ve aşırı ısınmayı önlemek için ağır egzersizden kaçınmak genellikle önerilir.

Alkol veya Asidik İçerikli Ürünlerden Kaçınma: Alkol veya asidik içerikli cilt bakım ürünlerini kullanmaktan kaçınmalısınız çünkü bunlar cildi tahriş edebilir ve iyileşme sürecini yavaşlatabilir.

6D Star Askı Tekniği Nasıl Uygulanır?

6D Star Askı Tekniği, profesyonel bir sağlık uzmanı veya medikal estetik uzmanı tarafından uygulanan bir prosedürdür. Aşağıda, 6D Star Askı Tekniği’nin genel olarak nasıl uygulandığına dair bir prosedür bulunmaktadır:

Değerlendirme ve planlama: İlk olarak, bir sağlık uzmanı veya estetik cerrah, yüz yapınızı ve sarkma derecesini değerlendirecektir. Ayrıca, beklentilerinizi ve isteklerinizi anlamak için sizinle bir görüşme yapacaklardır. Bu değerlendirme aşamasında, 6D Star Askı Tekniği’nin sizin için uygun bir seçenek olup olmadığı belirlenecektir.

Yerel anestezi: Prosedür sırasında rahat olmanız için uygulama alanı lokal anestezi ile uyuşturulur. Bu şekilde, herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissetmezsiniz.

İplik yerleştirme: Uygulayıcı, özel olarak tasarlanmış 6D Star ipliklerini cilt altına yerleştirmeye başlar. İplikler, ince bir iğne veya kateter aracılığıyla cilde yerleştirilir. İpliklerin sayısı ve yerleştirme yöntemi, ihtiyaçlarınıza ve hedeflerinize bağlı olarak değişebilir. İplikler, cilt altındaki dokuya tutunarak gerilir ve cildi yukarı doğru kaldırır.

Sonuçların değerlendirilmesi: İplikler yerleştirildikten sonra, uygulayıcı ciltteki sıkılığı ve kaldırılmış görünümü değerlendirecektir. İstenen sonuçlara ulaşıldığından emin olduktan sonra prosedür tamamlanmış olur.

6D Star Askı Tekniği genellikle kısa süren bir işlem olarak kabul edilir ve iyileşme süreci genellikle hızlıdır. Prosedür sonrası hafif bir şişlik, kızarıklık veya morarma olabilir, ancak bunlar genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur. Prosedür sonrası talimatları takip etmek ve önerilen iyileşme sürecini izlemek önemlidir.

6D Star Askı İşlemi Kimler İçin Uygundur?

6D Star Askı işlemi genellikle aşağıdaki durumları yaşayan kişiler için uygun olabilir:

Hafif veya orta derecede yüz ve boyun sarkmaları: 6D Star Askı Tekniği, hafiften orta dereceye kadar olan sarkmalarda etkili olabilir. Eğer cildinizde belirgin sarkmalar varsa ve daha genç ve sıkı bir görünüm elde etmek istiyorsanız, bu işlem sizin için uygun olabilir.

Elastikiyet kaybı: Cildin elastikiyetini kaybetmesiyle birlikte sarkma meydana gelebilir. 6D Star Askı işlemi, elastikiyet kaybı yaşayan kişilerde cilt sıkılığını artırabilir ve daha genç bir görünüm sağlayabilir.

Kaş ve yanak sarkması: Eğer kaşlarınız düşük durumdaysa veya yanaklarınızda sarkma varsa, 6D Star Askı Tekniği bu bölgelerdeki sarkmalara karşı etkili bir çözüm olabilir.

Cerrahiye uygun olmayanlar: Bazı insanlar, sağlık nedenleri veya diğer faktörlerden dolayı cerrahi prosedürleri tercih etmeyebilirler. 6D Star Askı işlemi, cerrahi olmayan bir seçenek olarak bu kişilere uygun bir seçenek sunabilir.

6D Star Askı İşlemi Sonrası Ne Zaman Etki Görülür?

6D Star Askı işleminden sonra etkiler hemen fark edilebilir, ancak tam sonuçlar zamanla ortaya çıkar. İşlemden hemen sonra cilt daha sıkı bir görünüme sahip olabilir ve belirgin sarkmalar azalmış olabilir. Ancak, işlem sonrası hafif şişlik, kızarıklık veya morarma gibi yan etkiler olabilir. Bu yan etkiler genellikle birkaç gün içinde geçer.

İşlemden sonraki ilk birkaç hafta içinde, cilt daha fazla iyileşir ve sıkılaşma artar. İplikler yerleştirildikten sonra cilt altında yeni kollajen üretimi teşvik edilir ve bu da cildin daha sıkı ve genç görünmesine yardımcı olur. Bu süre zarfında, işlem sonrası etkiler giderek daha belirgin hale gelir.

Tam sonuçlar genellikle 2 ila 3 ay içinde ortaya çıkar. Bu süre boyunca cilt iyileşir, sıkılaşma artar ve doğal bir görünüm elde edilir. Sonuçlar bireyden bireye farklılık gösterebilir ve kişinin cilt yapısı, yaş, genetik faktörler ve yaşam tarzı gibi faktörler etkileyebilir.

Önemli bir nokta, işlem sonrası iyileşme sürecine dikkat etmenizdir. İşlem sonrası talimatları doğru bir şekilde takip etmek ve önerilen bakım rutinini uygulamak, en iyi sonuçları elde etmek için önemlidir.

Kolajen Nedir?

Son zamanlarda cilt bakım ürünlerinde adını sıkça duyduğumuz kolajenin ne işe yaradığını biliyor musunuz? Kolajen, aslında vücutta en bol bulunan proteinlerden biri. Cildin daha parlak ve daha sağlıklı görünmesini sağladığı gibi kaslarda, kanda ve kemikte de daha esneklik sağlıyor. Cildin elastikiyetini artırıyor, organları koruyor ve kasları bir arada tutuyor. Vücut kolajeni genç yaşlarda sık üretirken, yaşın ilerlemesi, sağlıksız beslenme, sigara ve stres gibi negatif durumlar yüzünden üretimi azalıyor. Bu noktada, özellikle yaşlanma belirtilerini azaltmak için vücudun kolajen üretimini tetikleyecek takviyeler almak gerekiyor.

Cilt Bakımında Kolajenin Faydaları Nelerdir?

Kolajenin tüm vücuttaki bağlayıcı etkisi, tabii ki ciltte de en büyük yansımasını gösteriyor. Vucüdun kolajen üretimini azaltmasını ilk olarak cildin sıkılığını kaybetmesi, kırışıklıkların ortaya çıkması ve cilt tonunun solgun görünmesi olarak fark ediyoruz. Peki bu etkilerin önüne nasıl geçebiliriz? Dışarıdan kolajen desteği almak ve vücudun kolajen üretimini tetiklemek için C vitamini içeren portakal, mandalina, çilek, yeşillikler, ceviz, avokado ve sarımsak gibi besinleri daha sık tüketebilirsin.

Cilt bakımında, yaşlanma belirtileriyle savaşmak için de C vitamini içeren kremler kullanmaya başlayabilirsin. C vitaminin kolajen üretimini en çok tetikleyen içerik olduğunu düşünürsek, düzenli kullanımda etkisini çok kısa bir süre içinde görebilirsin.

Kolajen Cilt Bakımı Nasıl Olmalı?

Kolajen, esnek, canlı ve genç bir cilt görünümü için çok önemli bir proteindir. Kolajen, cildin esnekliğini artırır ve kendi kendini onarmasını destekler. Cilt için tartışılmaz önemi olan kolajen (collagen) 30’lu yaşlarla beraber esnekliğini kaybeder. Bu yaşlardan itibaren kolajen üretimi yavaşlamaya başlar. Bu nedenle, kolajen özellikle 30 yaş üstü anti aging – anti wrinkle kremlerinin vazgeçilmez etken maddelerinden olmalıdır. Kozmetik ürünlerde kullanılan kolajenin çok farklı türleri vardır. Kozmetik üründe, kullanılan kolajen türünün ciltle uyumlu bir tür olması daha etkin sonuçlar elde edilmesine yardımcı olur. Ürünün içerdiği kolajenin özellikle ciltte kolajen üretimini destekliyor olması kullanılan cilt bakım kreminden daha etkili sonuçlar almanızı sağlayabilir. Cildin ihtiyacı ilerleyen yaşlarla birlikte hızla artar. Bu sebeple, kullanılan ürünlerin zengin içerikli olması kullanılan üründen en verimli sonuçları almanızı sağlar. Özellikle 30 – 40 yaş arası cildin hızla yaşlanma eğilimi göstermeye başladığı yaşlardır. Bu yaşlarda doğru ve zengin içerikli ürünlerle düzenli bir cilt bakımı uygulamak yaşlılık belirtilerinin daha geç kendisini göstermesine destek olur.

Kolajen Cilt Bakımı Neden Önemli?

Tüm vücutta en çok bulunan proteindir .Tendon , ligaman ,CİLT ,kıkırdak ,kemik ,damar ,gibi birçok yapıda bulunur.Cildin iskeletini oluşturan lifler kollajen ve elastin isimli moleküllerdir. Bunlar cildinizi bir ağ gibi sarıp sarmalayan ona sıkılık , esneklik ,sağlamlık sağlayan başlıca desteklerdir.

Siz yaşlandıkça kollajeni ve elastini üreten hücreler de yaşlanır. Özellikle elastin lifleri orta yaşlara doğru hızla bozulmakta , kalınlaşıp kıvrılmakta, sertleşip dağınık ve parçalı bir yapıya dönüşmektedir.

Aynı değişimler kollajen liflerinde de görülür . Tam da bu nedenle yaşlanmanın etkilerini yavaşlatabilmek için kollajeni destekleyecek hertürlü bakım önerilerimi bu yaşlarda ön plana çıkarırım.Bunların en başında benim en sevdiğim cildin içine kollajen ,hyaluronik asit ,peptid ,antioksidanlar,vitaminler içeren kokteylleri direkt enjeksiyonla vermek.

Kollajen peptidlerin bir haberci işlevi görebildiği ve kök hücreleri (fibroblastları) uyararak yeni kollajen liflerin sentezlenmesini ve yeniden düzenlenmesini tetikleyebildiği gösterilmiştir. Ek çalışmalar kollajen peptidlerin fibroblast yoğunluğunu ve dermişteki kollajen lifçiklerinin kalınlığını artırabildiğini ve cildin mekanik gücünü artırabildiğini göstermiştir.

Kollajen cilde sıkı, genç ve canlı görünümü veren esas maddedir. O zaman kollajeni sıkı tutmak için her hastamda ayrıı planlar ayrı protokoller hazırlarım. Gerek kollajen ve peptidleri cilde enjekte ederek gerek iğneli uyarılar yaparak (dermapen ,scarlet,) gerekse cildin kollajen vitamin bakımlarla sıkılaşması ve daha bir çok alternatif bakımlarla destekleriz.

Sizde doğru ürünlerle kolajen destekli cilt bakımı planlıyorsanız ön muayene için ücretsiz randevu oluşturabilirsiniz.

Güzellikle kalın…

Kimyasal peeling, cildin dış tabakasını soyarak daha taze ve genç görünümlü bir cilt elde etmek için kullanılan bir tedavi türüdür. Bu prosedür, çeşitli cilt sorunlarına yardımcı olabilir, özellikle de yaşlanmanın görünür etkilerine, güneş hasarına, akneye, lekelere ve bazı cilt hastalıklarına. Bu solüsyon genellikle alfahidroksi asitler (AHA’lar), betahidroksi asitler (BHA’lar), trichloroacetic asit (TCA) ve/veya fenol içerir. Kimyasalların uygulanması genellikle ciltte karıncalanma veya hafif bir yanma hissi yaratır.

Cilt, tedaviye cevap olarak soyulmaya ve daha genç, daha sağlıklı hücrelerin ortaya çıkmasına başlar. Kimyasal peelinglerin derinliği, kullanılan kimyasalların türüne ve konsantrasyonuna bağlıdır. Yüzeyel peelingler genellikle daha hafif kimyasallar kullanır ve daha az iyileşme süresi gerektirirken, orta veya derin peelingler daha güçlü kimyasallar kullanabilir ve cildin tamamen iyileşmesi daha uzun sürebilir.

Her ne kadar kimyasal peelingler genellikle etkili ve güvenli olsa da, her prosedür gibi belirli riskleri ve potansiyel yan etkileri de vardır. Bunlar arasında ciltte kızarıklık, şişme, soyulma, enfeksiyon, renk değişiklikleri ve nadiren skarlaşma bulunabilir.

Kimyasal Peelig Yaptırmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kimyasal peeling uygulaması yaptırmadan önce dikkat edilmesi gerekenler aşağıdaki gibidir:

Doktorunuza danışın: Herhangi bir cilt bakım prosedürüne başlamadan önce, bir cilt bakım uzmanı veya dermatolog ile görüşmek önemlidir. Bu uzmanlar, cilt tipinize ve cilt sorunlarınıza en uygun olan tedaviyi önerebilir.

Medikal geçmişinizi paylaşın: Doktorunuzla mevcut sağlık durumunuzu, daha önce geçirdiğiniz cilt sorunlarını ve kullandığınız ilaçları paylaşın. Bu bilgiler, tedavi sürecini planlamanızda yardımcı olacaktır.

Güneş koruması: Kimyasal peeling işleminden önce ve sonra cildinizi güneşten korumak önemlidir. Çünkü güneş hasarı, cildinizin iyileşme sürecini engelleyebilir ve yan etkileri artırabilir.

Cilt bakım rutininizi paylaşın: Mevcut cilt bakım rutininizi ve kullandığınız ürünleri doktorunuzla paylaşın. Bazı ürünler ve maddeler (örneğin, retinol veya benzeri ürünler), kimyasal peeling öncesi ve sonrası dönemde cildin hassasiyetini artırabilir.

Beklentilerinizi belirleyin: Kimyasal peeling işlemi, bazı cilt sorunlarını hafifletebilir ama genellikle kalıcı veya dramatik sonuçlar sağlamaz. İşlem öncesinde beklentilerinizi doktorunuzla paylaşmak önemlidir.

Bilgilendirme ve onay: Kimyasal peeling işlemi ve potansiyel riskler hakkında tam bilgi sahibi olun ve tüm süreci anladığınızdan emin olun. Tedaviye başlamadan önce, genellikle bir bilgilendirilmiş onay formu imzalamanız gerekecektir.

Tedavi süreci ve iyileşme süresi: Kimyasal peeling sonrası iyileşme sürecini göz önünde bulundurun. Bazı durumlarda, cildinizin tamamen iyileşmesi birkaç hafta sürebilir ve bu süre zarfında cildiniz hassas ve soyulabilir hale gelebilir.

Kimyasal Peeling Seans Süresi ve Seans Sayıları

Kimyasal peeling işlemlerinin süresi ve seans sayısı, uygulanan peelingin türüne, cilt sorunlarının yoğunluğuna ve kişinin cilt tipine bağlı olarak değişir.

Seans Süresi: Bir kimyasal peeling seansı genellikle 30 dakika ile 1 saat arasında sürer. Ancak, seans öncesi ve sonrasında gereken hazırlık ve bakım süresini de hesaba katmak önemlidir.

Seans Sayıları: İşlem, genellikle bir dizi seans halinde yapılır. Yüzeyel kimyasal peelingler genellikle daha hafiftir ve daha sık uygulanabilirler, genellikle birkaç haftada bir. Orta derinlikteki kimyasal peelingler genellikle birkaç ayda bir tekrarlanabilir. Derin kimyasal peelingler ise daha agresif olup, genellikle bir yıl veya daha fazla bir sürede bir kez uygulanırlar.

Bir peeling seansının etkinliği genellikle birkaç gün sonra görülebilir, çünkü cilt soyulmaya başlar ve altındaki yeni, daha genç görünümlü cilt ortaya çıkar. Kimyasal peeling işlemlerinin tam etkisi genellikle birkaç hafta sonra görülebilir.

Kimyasal Peeling Uygulaması Nasıl Yapılır?

Kimyasal peeling uygulaması genellikle aşağıdaki adımları içerir:

Cildin temizlenmesi: İlk olarak, cilt bakım uzmanı veya dermatolog, cildinizi özel bir solüsyon ile temizler. Bu, cildin üzerindeki kir, yağ ve makyajı gidermek ve peeling solüsyonunun ciltte daha etkili olmasını sağlamak için yapılır.

Kimyasal solüsyonun uygulanması: Daha sonra, seçilen kimyasal solüsyon cilde uygulanır. Solüsyonun tipi ve konsantrasyonu, uygulamanın ne kadar derin olacağını belirler. Kimyasal solüsyon genellikle bir fırça, pamuklu çubuk veya gazlı bez ile cilde uygulanır. Bu süreç sırasında hafif bir yanma veya karıncalanma hissi olabilir.

Bekleme süresi: Kimyasal solüsyonun, cilt üzerinde belirli bir süre kalmasına izin verilir. Bu süre, peelingin derinliğine ve kullanılan kimyasal solüsyonun türüne bağlıdır.

Nötralizasyon ve temizleme: Kimyasal solüsyon ciltte belirli bir süre kaldıktan sonra, bir nötralizasyon ajanı kullanılır. Bu ajan, kimyasal reaksiyonu durdurur ve solüsyonun etkilerini nötralize eder. Ardından, cilt yıkanır ve temizlenir.

Sonrası bakım: Kimyasal peeling uygulamasından sonra, cilt genellikle hassastır ve bakıma ihtiyaç duyar. Uzmanınız, cildinizi nemlendirecek ve iyileşmeyi destekleyecek ürünler uygulayabilir. Ayrıca güneş koruması önemlidir, çünkü yeni cilt genellikle güneşe karşı daha hassastır.

Bu süreç, cilt bakım uzmanı veya dermatologun ofisinde gerçekleştirilir ve genellikle ayakta tedavi olarak kabul edilir. Yüzeyel ve orta derinlikteki kimyasal peelingler genellikle yerel anestezi veya ağrı kesici gerektirmez, ancak derin kimyasal peelingler sedasyon veya anestezi gerektirebilir.

Kimyasal Peeling Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler?

Kimyasal peeling işlemi sonrasında cildiniz genellikle hassas olur ve özel bakım gerektirir. İşte bu süreçte dikkat etmeniz gereken bazı noktalar:

Güneş koruması: Cildiniz kimyasal peeling sonrası genellikle güneş ışığına karşı daha hassas olur. Bu yüzden, direkt güneş ışığından kaçınmak ve geniş spektrumlu bir güneş koruyucu kullanmak önemlidir. Bu, ayrıca yeni cildin güneş hasarından korunmasına yardımcı olur.

Cildin temizlenmesi ve bakımı: İyileşme sürecinde, cildinizi nazikçe temizlemek ve nemlendirmek önemlidir. Uzmanınız, uygun bir temizleyici ve nemlendirici önererek bu süreci yönetmenize yardımcı olabilir.

Cildin soyulmasına izin verin: Kimyasal peeling sonrasında cildinizin soyulması normaldir. Ancak, cildi elle soymanız tavsiye edilmez. Bu, cildin daha fazla zarar görmesine ve iz bırakmasına neden olabilir.

İyileşme süresi: Kimyasal peeling işlemi sonrası cildin iyileşme süresi, peelingin derinliğine ve kişinin cilt tipine bağlıdır. Yüzeyel peelingler genellikle birkaç gün içinde iyileşirken, daha derin peelinglerin iyileşme süresi birkaç hafta sürebilir.

Ciltteki değişikliklere dikkat edin: Kimyasal peeling sonrası ciltte kızarıklık, yanma, kaşıntı veya şişlik olması normaldir. Ancak, bu semptomlar aşırıyorsa veya birkaç gün içinde düzelmiyorsa, doktorunuza başvurmanız önemlidir.

Cildinizi tahriş etmeyin: Kimyasal peeling sonrası cildinizi tahriş edebilecek maddelerden kaçının. Bu, aşırı sıcak su, aşındırıcı cilt bakım ürünleri ve bazı makyaj ürünlerini içerir.

Doktorunuzun talimatlarına uyun: Kimyasal peeling sonrası bakım süreci, uygulamanın türüne ve kişinin cilt tipine bağlı olarak değişebilir.

Cynosure Plaomar firmasının üretmekte olduğu yenilikçi teknolojik göz çevresi ve cilt yenileme lazer sistemi emerge ile uygulamalara yeni bir boyut açmak mümkün. Ablatif olmayan bir dalga boyu olan 1410 nm bandını kullanan lazer aynı zamanda tek atımlı fraksiyonel tarama teknolojisine de sahip. Tarama alanını tek tek atışlarla doldurarak ağrı seviyesini minimalize ediyor ve daha etkin sonuçları daha konforlu alınmasını sağlıyor.

Cilt yüzeyinden dermisin alt tabakalarına kadar ablatif bir etki göstermeden micro thermal kolonlar açarak cildin yenileme mekanizmasını çalıştırıyor. Oluşan termal hasar cilt altında sıkılaşma etkisi ve cildin onarımını tetikleyerek yeni sağlıklı cilt görünümünü sağlıyor.

Emerge diğer lazer sistemlerinden farklı olarak ablatif olmayan bir teknoloji kullandığı için cildin yüzeyinde doku kaybına neden olmuyor ve cilt iyileşme hızı eski sistemlere göre çok daha yüksek oluyor. Emerge lazer özel dalga boyu ve güvenlik teknolojisi ile dünyada göz çevresi uygulamalarında FDA onayına sahip tek lazer cilt yenilme cihazıdır. Emerge lazer uygulamasından sonra cildin toparlanma süresi 1-3 gün arasında uygulamanın dozuna göre değişiyor. Emerge uygulamasından 24 saat sonra kişi kendini normal hayatına devam edebilir olarak görüyor. Uygulamadan sonra hafif bir pembemsi görünüm oluşuyor ve 24-48 saat içerisinde kişinin normal günlük aktivitelerini yapmasında sorun olmayacağını hissettiği şekle geliyor.

Açılan mikro kolonlar birkaç hafta içeresinde koagüle olan alanda eski dokular yeni kolajen ve elastin dokusuyla yer değiştirir. Uygulama haftada bir, 3 defa tekrarlanarak istenilen sonuç sağlanıyor. Uygulamadan sonra cilt yüzeyinde daha pürüssüz ve sağlıklı bir cilt görünümü ortaya çıkar. Özellikle yaşa birlikte belirginleşen kaz ayağı, göz altı çizgilerinde etkin sonuçlar alınıyor. Emerge ile yapılan göz çevresi kırışıklık giderme ve renk açma uygulamalarında kırışıklılarda azalma, incelen dokuda kalınlaşma ve pigmentasyon problemlerinden azalma görülmektedir. Yapılan araştırmalarda cildin tümünde uygulama yaparak yüzdeki kırışıklılar yüzeysel pigmentasyon problemleri ince kılcal görünümde iyileşme sağlanabiliyor. Araştırma sonucunda uygulama yapılan kişilerdeki memnuniyet oranı yüzde 95 olarak tespit edilmiştir.

Her cilt tipinde güvenle uygulanabilen Emerge bir takım üst seviye güvenlik sistemiyle geliyor. Özellikle göz çevresinde ki başarısı uygulanabilirliğiyle dikkat çeken lazerin Amerikan FDA onayı bulunuyor. Emerge yüksek güvenlikli bir lazer atım sistemine sahip, lazer başlığı cilde tamamen ışık sızdırmaz bir şekilde oturmadan atış yapmıyor. Sistem cilde tam temas halinde hazır olduğuna dair bir sinyal veriyor ve operatör atış yapabiliyor. Bu yöntemle gözaltına 1 mm ye kadar dahi yaklaşık işlem yapılabiliyor. Beş farklı atış seviyesi ile cilde yapılmak istenen etki artırılabiliyor. Emerge lazer cilde 70 noktasal micro kolona kadar atışı tek atışta açabiliyor ve her kolon epidermisin üst tabakasına uçurmadan (ablasyon) dermise 450 micron derinlikte koagülasyon yaratabiliyor. Non-ablatif teknolojisi her nekadar cilt yüzeyine zarar vermiyorsa da cilt tipi 3 ve üzeri kişilerde güneşten bir süre korunmak gerekiyor. İşlem sonrasında cildi nemli tutmak, soyma ve ısıl işlemlerden 3 gün kaçınmak gerekiyor.

Botox ve dolgu gibi işlemlerle birleştirilebilen Emerge cilt yenileme lazeri, doktorlar için yeni bir alan açarak müşteri memnuniyetini bir üste seviyeye taşımalarını sağlıyor.

Çatlak tedavilerinde de Emerge lazer kullanılabilmektedir. Vücudun iyileşme mekanizmasıyla hasarlı doku yerini yeni dokuya bırakarak çatlak görünümünde yüzde 70 lere varan iyileşme sağlanmaktadır. Çatlak uygulaması bölgenin büyüklüğüne bağlı olarak yarım saat civarında sürmektedir. Tekrar seansları yapılabilir.

SCARLET X uygulaması benim altı yıldır çok severek uyguladığım ve hemen herkeste çok güzel sonuçlar aldığım bir tedavi şeklidir.Senelerdir estetik alanındaki yenilikleri gelişmeleri keyifle ve sıkı bir şekilde takip ediyor ve kliniğimdeki ekipmanlarımı sürekli yeniliyor yenileri ekliyorum.Fakat scarletten vazgeçemiyorum.Nedenide bu cihazla yapmış olduğum uygulamada hem cilt yüzeyindeki sıkıntıları giderirken aynı zamanda cilt altı kollajeni uyararak yüzde total bir rejenerasyon yapmasıdır.

SCARLET X uyguladığımız hastanın cildinde gözenekler sıkılaşmaya başlar,leke ton eşitsizliği iğneli bir yöntem olduğu için azalarak tedavi olur.Var olan yüzeyel kılcal damarlar oldukça azalır.Göz altı göz kapağı dahil uygulanabildiği için göz çevresindeki tüm problemler(kırışıklık,koyu halkalı görüntü,gevşeme, göz kapağı fazlalığı)gibi tüm sıkıntıları çözmeye çalışır. Bazen after fotoğraflarımıza baktığımızda gelişmeye inanamayız ve dönüp başka bir tedavi mi ekledik diye sorgularız.Yine Scarlet’i tüm boyun bölgesine rahatlıkla uyguladığımız için boyun gençleşmede bu tedaviye eşlik eden çok kıymetli bir kazanımdır.Bir uygulama düşünün bir taşla bu kadar kuş vursun.Bu sebepledir ki tedavilerimde Scarlet’ten asla vazgeçemem ve seneler geçse de hala Scarlet demeye büyük bir aşkla devam ederim.

SCARLET X uygulamasının hiçbir yan etkisinin bulunmaması son derece güvenilir bir enerjiye sahip olması benim en sevdiğim ve en rahat ettiğim özelliklerinden birisidir.Estetik ve anti-aging amaçla yaptığım uygulamalarda hastama hiçbir zarar vermeme ilkemi böyle desteklediği için Scarlet’e olan sevgim daha da büyüktür.

SCARLET X işlemi bitiminde kişinin cildinde binlerce mikrokanal açarım. Sonuç itibariyle bu kadar mikrokanal kolay kolay hiçbir işlemde açılamaz ve yine çok şaşırtıcıdır ki hiçbir kanama morluk ve şişlik meydana gelmez.Hiç iz bırakmaz.İşte bu sadece Scarlet cihazını diğerlerinden üstün kılan özelliklerinden bir diğeridir.Bu kanallar PRP ile buluşsun çok isterim. Yani kendi kanınızdan ayrıştırdığımız mucizevi plateletlerinizle ki yapılanma tamir süreci dahada optimum düzeye erişsin.

SCARLET X işlemi bittiğinde yüzünüzde hafif bir kızarıklıkla buradan ayrılırsınız ve bu ertesi güne kalmaz.

Böylesine bir kalkınma yapan bir işlem için sizce de hafif bir kızarıklık muhteşem değil mi?

Sosyal hayatınızda kimse sizin bu gençlik sırrınızı söylemeseniz anlamayacaktır.

Yaşlanma ile cilt altındaki ağ tabaka işlevini kaybeder, kırışıklık ve sarkmalar oluşur. Yaşlanmanın bu etkilerini geri alabilmek için cilt altındaki bu yapıların yenilenmesi gerekir.

Scarlet; mikro iğneler aracılığı ile radyofrekans denilen ısı enerjisini cilt altına vererek, cildin kendisini yenilemesini sağlayan özel tasarımlı bir cihazdır.

Scarlet  X – Altın İğne Nasıl Etki eder?

Radyofrekans tıpta uzun yıllardır farklı alanlarda güvenle kullanılan bir ısı enerjisidir. Scarlet cihazının üzerinde 25 tane mikro iğne bulunur, radyofrenkans enerjisi bu mikro iğneler aracılığı ile cilt altına verilir.

Fraksiyonel mikro iğneler cildin altına inerken cilt yüzeyini uyarıp kolajeni harekete geçirerek doğal iyileşme sürecini başlatır. Buna bağlı olarak cildin üst tabakasındaki hücre gelişim faktörleri harekete geçer. Bu da ciltteki ton farklılıkları, lekeler ve ince kırışıklıkların tedavisini mümkün kılar.

Scarlet uygulamasının en önemli özelliği tek bir seansta bile ciltte total bakım yaparak mükemmel sonuçlar vermesidir.

Scarlet X – Altın İğne Kimlere Uygulanır?

Cilt kırışıklıkları, leke, ton farklılıkları sorunları yaşayan kişiler, mat ve cansız görünümde cilde sahip olanlar Scarlet için uygun birer adaydır.

Scarlet X – Altın İğne Nasıl Uygulanır?

Hastanın işlem sırasında herhangi bir rahatsızlık hissetmemesi için Scarlet uygulaması öncesinde anestezik krem kullanılır. 20-30 dakika süren bu ön hazırlıktan sonra esas işleme geçilir.

1 seansta tüm yüze yapılan Scarlet uygulaması yaklaşık 45 dakika sürmektedir. Kaş kenarında açılma, yanak bölgesinin yukarı doğru kalkması ve boyun çizgilerinde açılma etkisi anında gözlenmektedir.

Scarlet uygulamasından sonra hafif kızarıklık gözlenmesi doğaldır. Ancak hastanın günlük hayatına dönmesini kısıtlayan hiçbir durum ile karşılaşılmaz.

Scarlet X – Altın İğne etki göstermeye ne zaman başlar, etkisi ne kadar sürer? Rutin cilt bakımlarından farkı nedir?

Scarlet uygulamasından hemen sonra etkiler gözlenmeye başlar. 6 ay boyunca her geçen gün cildinizdeki olumlu değişim artan ivme ile devam eder.

• 2-2,5 yıl etkisini devam ettirir. Sonrasında senede bir defa yapılan uygulama ile etki süresinin devamlılığı sağlanır.
• Scarlet uygulamasının en önemli özelliklerinden biri de; cildin hiçbir zaman Scarlet uygulaması yapılmadan önceki sorunlu haline dönmemesidir.

Scarlet X – Altın İğne Kaç Seans Uygulanmalıdır?

Seans sayısı kişiden kişiye göre farklılık göstermektedir. Çünkü herkesin cilt yapısı ve cilt sorunu farklıdır. Ancak genellikle 1’er ay ara ile yapılan 3 seans en etkili sonuçlar için yeterli olabilmektedir.

Scarlet X – Altın İğne Uygulamasının Altın Kuralları

Dr. Özgür Esen Çetiner’in kliniğinde yapılan Scarlet Altın İğne uygulamasında;

• Hastaların uygulama sırasında rahatsızlık çekmemesi için, işlem öncesinde mutlaka antestezik krem kullanır.
• Her seansta minimum 1000-1500 atış yapılır. Bu sayede yüzün tüm bölgelerinde maksimum etki sağlanır.
• Scarlet Altın İğne uygulaması mutlaka PRP ve anti-aging maske uygulaması ile birlikte yapılır. PRP (platelet rich plasma) doku iyileştirme ve yenilemesinde etkinliği kanıtlanmış tedavilerden biridir. Scarlet ile birlikte uygulanan PRP ile etkinlik iki katına çıkar. Son olarak uygulanan anti-aging maske ile cilt sakinleştirilir ve uygulama sırasında oluşan ufak kızarıklıklar tamamen kaybolur.